İyotlu Sofra Tuzu Bozulur mu?

İyotlu sofra tuzu ne kadar süre dayanır? Cevap büyük ölçüde saklama koşullarına bağlıdır. İyotlu sofra tuzunu serin, kuru bir kapta saklayın ve her zaman sıkıca kapalı tutun.

İyotlu sofra tuzu oda sıcaklığında ne kadar süre dayanır? Uygun şekilde depolanmış, iyotlu sofra tuzu yaklaşık 5 yıl boyunca en iyi kalitede kalacaktır.

iyotlu sofra tuzu ne kadar dayanır

İyotlu sofra tuzu "son kullanma tarihinden" sonra güvenle kullanılabilir mi? Evet, iyotlu sofra tuzu, düzgün bir şekilde saklanması ve paketin hasar görmemesi koşuluyla, süresiz olarak güvenle kullanılmaya devam edilebilir; Tuz için Son kullanma Tarihi üreticinin tahmininden ibarettir. Bu tarihten sonra da kullanılmasında sakınca yoktur.

İyotlu sofra tuzu bozulur mu? İyotlu sofra tuzu bozulmaz, ancak iyot içeriği zamanla azalır, belirtilen tavsiye edilen tüketim tarihi iyot içeriği için belirtilmiştir.

İyotlu sofra tuzu renk değiştirirse, hala güvenli midir? Evet, uzun süreli saklamadan sonra, iyotlu sofra tuzu biraz renk değiştirebilir, ancak düzgün bir şekilde saklandıysa tüketmek yine de güvenli olacaktır.

İyotlu Sofra Tuzu Tarihi

Bilim, insanın doğayla sürekli mücadelesidir. Sir Humprey Davyn, 1807’de dünyada en sık rastlanan yedinci element olan sodyumu ilk kez elektroliz yoluyla ayrıştırmıştır. Sir'ün sodyumu, minerallerinden ayırmasından 150 yıl sonra, sofra tuzuna dönüştürülmeye çalıştırılan saf sodyuma bazı katkılar yapay olarak eklenmeye başlanmıştır. Bunlardan biri iyot minarelidir. Yemek tuzlarına "iyot" eklenerek vücudun temel ihtiyacı karşılanmak istenmiştir. Almanya'da iyot, tuzlara ve endirekt olarak ekmeklere girmiştir. Her fırıncı, her mezbahane bu tuzu kullanmak zorundadır. Fakat bu dünyada, iyotlama işleminden sonra hastalıkların oranı %28 arttığı gözlenmiştir. Yüzyılımızda yüksek tansiyon, kalp çarpıntıları, ritm bozuklukları, yorgunluk, konsantrasyon eksiklikleri, uzun süre iyileşmeyen yaralar, kronik akne gibi rahatsızlıklarda artışlar mevcuttur.

Evet, iyot alımı ile bedeninize yüksek agresif yapma özelliği olan bir metal daha ilave etmiş oluyoruz, bir fayda sağlarken nelerden vazgeçiyoruz. Ayrıca sanayi üretiminde yemek tuzlarına bir de flor ilave ediliyor... Soframızdaki tuza flor ilave edildiğinde, irade gücünüz tamamen zayıflıyor. Tuza, kimyasal isimleri çok fazla yer tutacağından üzerinde hiçbir zaman yazılmayan ve zaman zaman harfler ve rakamlarla kısaltılan (E–530, E–533, E 550 gibi) maddeler de ilave ediliyor. Mesela sofra tuzunun iyi serpilebilmesi için alüminyum hidroksit ilave ediliyor. Ve bu tuzu çocukluğunuzdan itibaren yiyorsanız, Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimaliniz de yüksek. Beyninizde sinir iletişim hatlarında içtepiler iletilemedikçe, adınızı bile hatırlayamazsınız.

Cumhuriyet'in ekinde Prof. Sandıkçı "her yılın 17 Mayısında kutlanan Dünya Hipertansiyon Günü'nün 2009 teması "tuz ve hipertansiyon; iki gizli katil" olup, amaç hipertansiyonda tuzun önemini vurgulamak ve toplumları tuz tüketimini giderek azaltmaya özendirmektir" diye tuzun zararlarına dikkat çekmeyi sürdürüyor. Ama burada Sn. Sandıkçı ve diğer hekimlerin tuz olarak andığı, kimyasal olarak üretilmiş soyum klorürdür. Yani doğal tuzdan kimse bahsetmiyor. Çünkü doğal tuz henüz tıp tarafından incelenmemiştir. Geleneksel tıbbın "tuz" olarak bildiği yalnızca sodyum klorür'dür.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski