Beyin Hipoksisi Nedir?
Beyin bazı fonksiyonlarını yerine getirebilmek için sürekli olarak oksijene ihtiyaç duyar. Hipoksik kelimesi oksijenin kısmen yokluğunu ifade eder. Oksijenin kısmi yoksunluğu bilişsel yetenek ve fiziksel fonksiyonlarda bozulmalara yol açar. Hipoksik beyin tanısı konulan hastalar, uzun bir dönem tıbbi bakım ve rehabilitasyon yardımı almak zorunda kalırlar. Beyin hipoksisinin en sık görülme nedeni kalp durmasıdır. Bunun yanında inme, intihar girişimleri sırasında asfiksi gelişmesi, boğulma, travmalar, ciddi bronşial astım ve KOAH atakları sonrası, karbon monoksit zehirlenmesi, akut kanamalar gibi bir çok neden sonrasında beyne oksijenin gitmesinin kesilmesi durumlarında gelişebilmektedir. Başlangıçta bilincin tamamen kaybı görülür. Hastalar uyandırılamaz. Kısa veya uzun sürebilen bilinç kaybı sonrasında bitkisel hayat durumu görülebilir. Bu durum hastanın uyanık ancak dış uyaranlara tam cevapsız olduğu bir durumdur. Bazı hastalarda zamanla bilinç durumlarında gelişme ve ilerleme izlenebilse bile hafıza kaybı, konuşma bozukluğu, dengesizlik, vücut hareketlerini ve duyularını kısmen veya tama yakın kaybetme, dikkat kaybı, bazı psikolojik sorunları içeren geniş bir sorun listesi oluşabilmektedir.
Beyin Hipoksiye Ne Kadar Dayanır?
Ani ölümlerin bir çoğu, kalbin çalışmasının aniden durmasına veya çok çok azalmasına bağlıdır. Kalbi çok yavaşlayan veya kalbin alt odalarından kaynaklanan hızlı bir çarpıntıyla kan basıncı çok düşen kişi, beynine kan gitmediği için kısa sürede bilincini kaybedip yere yığılır. Kalp durması dediğimiz bu olayın en sık nedeni kalp hastalıklarıdır. Daha ender olarak solunum durmasına, elektrik çarpmasına, boğulmaya ve şiddetli darbeye bağlı olarak kalp durabilir. Kalbin attığı kanın yüzde 20-25’i beynimize gider. Beyin hücreleri kansız kalmaya hiç tahammül edemez. Kan akışı durunca veya çok azalınca beyin hücreleri en fazla 5 dakika dayanır. Daha sonra geri dönüşümsüz hasar ve hücre ölümü başlar. Kalp durması oluştuktan sonraki birkaç dakika içinde kalp masajı ve elektroşok uygulanabilirseniz kişi ölümden kurtulabilir.
Beyin Hasarı Kaç Dakikada Oluşur?
Bir önceki başlıkta beyin hücreleri oksijensiz en fazla 5 dakika dayanabilir demiştik. Peki nefes tutma rekoru neden 5 dakikadan fazla veya tüpsüz dalışlarda nasıl 10,15 dakika su altında nefessiz kalınabiliyor? Bu uzun süreli nefes tutmalar, öncesinde oksijen ciğerlere çekildiği için yapılabilmektedir. Normalde, nefes alıp verirken, akciğerlere giren oksijenin sadece küçük bir kısmı tüketilmektedir, kalanı, karbondioksit ile birlikte dışarı atılır. Ancak nefes, ciğerlerde tutulduğu sürece, hapsolan oksijen bu 10,15 dakika boyunca tüketilebilir. Dolayısıyla, akciğer hacmi ve bunun ne kadarını doldurabildiğiniz, nefesi ne kadar uzun tutacağınızı belirler. Yani nefesini tutanların beyni oksijensiz kalmamaktadır, sadece nefes almamaktadırlar. Çünkü eğer ki beyin gerçekten oksijensiz kalırsa ilk 2 dakika içerisinde beyin hücreleri geri dönüşü olan hasarlar almaya başlar, 3 dakikadan sonra beyin hücreleri kalıcı olarak hasar görmeye ve ölmeye başlar, 5 dakikadan sonra ise beyin hücreleri kitleler halinde ölür.
Beyin Nasıl Ölür?
Beyin ölümü, tüm beyin fonksiyonlarının geri dönüşsüz kaybına denir. İlk olarak 1968 yılında Harvard'da tanımlanmış ve beyin ölümü kriterleri Harvard Kriterleri olarak literatüre yerleşmiştir. Bu nedenle Beyin ölümü tanısı dünyanın her yerinde aynı standartlarda konur. Travma ya da hastalık nedeniyle, beyin ödemi ya da hipoksi sonucu beyninin nekrozu (hücre ölümü) halinde, beyin fonksiyonlarını yapamaz hale gelir. Bu durumda bilinç kaybolur, refleksler büyük oranda kaybolur ve ek olarak beyin sapının da hasarı ile kendiliğinden solunum durur, göz bebekleri büyür ve EEG aktivite kaybı görülür. Genel olarak baş ya da kalp gibi hayati organlara gelen ağır darbeler, kan kaybı, yaralanmalar, ödem, şok, oksijensizlik vb. durumlarda gerçekleşir.
Beyin Hasarı Düzelir mi?
Travmatik beyin hasarı geçiren hastalar, acil müdahale ve sonrasında beyin cerrahisi ve nöroloji kliniklerince erken dönemde müdahaleye ihtiyaç duyarlar. Bu müdahale yoğun bakımda takip veya cerrahi girişim şeklinde olabilir. Beyne ve vücudun geri kalanına oksijen desteği ve yeterli kan akışının sağlanması ve kan basıncının kontrol edilmesi bu müdahalenin önceliklerindendir. Tıbbi durumu stabilleşen hasta hemen fizik tedavi rehabilitasyon hekimi tarafından değerlendirilmeli ve erken rehabilitasyon programı başlatılmalıdır. Hasta uygun hale geldiğinde, konu üzerinde özelleşmiş nörorehabilitasyon ve robotik rehabilitasyon imkanları olan bir fizik tedavi ve rehabilitasyon kliniğinde takip edilmesi en iyi seçenek olacaktır.
Erken dönem sonrası beyin dokusundaki ödemin ortadan kalkması ile ortaya çıkan iyileşmeye spontan düzelme denir. Daha sonraki dönemde ise sinir hücrelerinde filizlenme ve yeni sinir bağlantıları oluşması iyileşmenin devamına katkıda bulunur. Araştırmalar beyin hasarı sonrası nörolojik düzelmenin ilk 6 ay içinde en fazla olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte beyin hasarı sonrası iyileşme 2 yıla kadar hızlı bir şekilde devam eder. Bu süreçte kapsamlı bir fizik tedavi ve rehabilitasyon programı hastanın kazanımlarını maksimuma çıkartacaktır. İlk 2 yıl iyileşme daha hızlı olsa da, bu hastalarda geç dönemde de iyileşme potansiyeli ortaya çıkabilir. Kalıcı bilişsel ve fiziksel bozuklukları olduğu düşünülen hastalarda bile bazı yetenekler yeniden geliştirilebilir. Bu nedenle beyin hasarı geçirmiş olan bir hastanın fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı liderliğinde, nöroloji, beyin cerrahisi ve psikiyatri uzmanından oluşan bir doktor ekibi tarafından sürekli takip edilmesi yararlı olacaktır.
Beyin Hipoksisini Önleyebilir miyiz?
Bazı sağlık koşullarını izleyerek beyin hipoksisini önleyebilirsiniz. Tansiyonunuz çok düşükse bir doktora görünün ve astımlıysanız inhalerinizi her zaman yanınızda tutun. Yükseklik hastalığına yatkınsanız yüksek irtifalardan kaçının. Yangın sırasında olduğu gibi beklenmedik şekilde oksijenden yoksun olan kişiler için, acil kardiyopulmoner resüsitasyon (CPR) , durumun daha kötüye gitmesini önlemeye yardımcı olur.