Bugünkü yazımız, gazeteci ve film eleştirmeni kimliğiyle öne çıkan Şenay Aydemir'in kaleme aldığı; pandeminin sinema salonları üzerindeki etkisi üzerine güzel bir yazı.
Etkileri halen devam eden COVID -19 salgını, birçok endüstriyi etkilediği gibi, sinemayı da çok ağır yaraladı. Ama bu etkiyi en yakıcı biçimde hissedenler sinema salonları oldu. İki ana nedene dikkat çekelim. İlki pandemi öncesinde de dijital yayın platformlarının büyümesi salonları zorlamaya başlamıştı. Bu platformlar öncesinde de seyirci sayısını çeşitlendirmek, artırmak konularında sıkıntılar yaşayan sinema salonları pandemiyle birlikte kapanınca, kimilerine göre "geri dönüşü olmayan yol"a da girilmiş oldu.
Çünkü dijital platformlar pandemiyle birlikte abone sayılarını, buna bağlı olarak da içerik adetlerini hızla artırdılar. Sinema salonları sessizce açılmayı beklerken başta Netflix ve BluTv olmak üzere Türkiye’deki dijital yayıncı kuruluşlar yerli içerikleri artırmaya başladı. Buna süreç içinde Exxen ve Gain gibi yeni platformlar da eklendi. Üstelik HBO ve Amazon’un da Türkiye’de şube açma ve içerik üretme çalışması içinde olduğu biliniyor.
Peki, bütün bu yoğunluk sektörde bir rahatlama yarattı mı? Görülen o ki, pandemi öncesinde sinema salonlarını domine eden, televizyonda reytingleri kapan 4-5 yapımcı bu gelişmelerden hayli memnun. Çünkü dijital platformlarda yayınlanan içeriğin neredeyse yüzde 90’ı bu yapımcılar tarafından üretiliyor. Haliyle onlar açısından pandeminin bir tür "vaka-i hayriye" olduğu bile söylenebilir. Bu durum, yani dijital yayınlara artan içerik üretiminin olumlu yanları da yok değil. Set emekçilerinin pandemi sürecinde ve sonrasında iş bulabildiği ve gelir elde edebildiği alanlar oldu bu mecralar.
Ancak, salgın başlayınca kapanan, sonra kontrollü açılan, geçen kışı kapalı geçirip yeniden kontrollü bir şekilde açılan sinema salonlarının durumunda bir düzelme olduğu söylenemez. Hali hazırda 2019 sonunda on milyon seyirci kaybetmiş ve yüzde 15 oranında küçülmüştü bu mecra. Sektör kaybını, bilet fiyatlarına yüzde 30'un üzerinde zam yaparak gidermişti. Ancak 2020'ye damga vuran pandemi her şeyi değiştirdi. Türkiye’de gişe bilgilerini düzenli olarak yayınlayan boxofficeturkiye.com sitesinin yıllık raporuna göre 2020'de 58'i yerli film olmak üzere toplam 177 yeni film Türkiye’de vizyona girebildi. Ki bu rakam önceki iki yılda 400’ün üzerine çıkmıştı. Bu 181 film için 17.4 milyon adet bilet kesilirken, 299,7 milyon TL hasılat elde edildi. Salgın nedeniyle yüzde 70'e yakın bir kayıp söz konusuydu.
Bütün bu felaketin içinde ortaya çıkan geliri kimler alıyor? 300 milyon TL’lik hasılatın yaklaşık 180 milyon TL’sinin beş film ve dört yapım şirketi arasında pay edildiğini söylemek, Türkiye’deki tekelleşmenin boyutunu bilenler açısından sürpriz olmayacaktır. Seyircinin yüzde 90’ı ise ikisi en büyük salon işletmecisine ait üç büyük dağıtımcı şirketin filmleri alıyor.
2020'ye göre salgının etkilerinin sürdüğü ama sosyal hayata yönelik kısıtlamaların daha az olduğu 2021'de vaziyet nasıl. Yine boxofficeturkiye.com'un verilerine başvuralım. Türkiye’de 2019 yılında 447 sinema kompleksi içinde 2778 adet salon bulunuyordu. Sitenin verilerine göre bu hafta 366 salonda gösterimler devam ediyor. Yani 81 sinema kompleksi pandemi sonrasında ya kapandı ya da henüz kapılarını seyirciye açmadı. Sinema verileri konusunda sektör ile pek uyumlu olmasa da TÜİK'in 16 Haziran 2021 tarihli raporuna göre ise “Türkiye genelinde sinema salonu sayısı 2020 yılında 2019 yılına göre yüzde 4,5 azalarak 2 bin 698 oldu. Bu dönemde sinema salonlarındaki koltuk sayısı yüzde 6,0 azalarak 317 bin 763 oldu.” Tabii bu rakama 2021 verileri ise henüz açıklanmadı.
Peki, 2021'in gişe verileri nasıl seyrediyor. Bu yıl 125 yeni film vizyona girmiş, yaklaşık 5.4 milyon seyirci, 118 milyon TL civarında gelir bırakmış gişeye. Ama geçen yıla göre seyirci ve gişe geliri açısından yüzde 60-70'ler civarında bir gerileme söz konusu. Türkiye’de sinema sezonunun en hareketli olduğu dönemden geçiyoruz. Vizyondaki filmlere göre haftalık 2 milyondan fazla biletin kesildiği dönem normal durumda. Örneğin, iki yıl önce 42. vizyon haftasında 2 milyon 223 bin bilet kesilmişti. Geçen hafta ise 530 bin. Bu rakamın düzenli olarak artma eğilimi göstermesi sinema salonları için umut ışığı olacaktır. Salgının 2022'de son bulacağına dair öngörülerin gerçekleşmesi durumunda gelecek yıl rakamlar daha da yukarı çıkacaktır. Kanımca bu krizde sinema salonları oldukça hırpalanacak ve kendini toparlaması uzunca bir zamanı alacak gibi.
Ancak, burada sektörü bekleyen başka bir tehlikeye dikkat çekerek bitirelim: Dijital yayıncılığın, yapımcıları risk almaktan uzaklaştırması. Bir filme milyonlarca lira yatırıp seyircinin gelmesini ummak bir risk nihayetinde. Ancak dijital platformlarla anlaşmalar kesin rakamlar üzerinden yapılıyor. Yapımcı filmi çekip teslim ettikten sonrasıyla ilgilenmiyor, parasını cebine koyuyor. Türkiye’de sinema salonlarının motor gücü olan yerli yapımların azalması (ya da dijital için üretilmesine) vesile olacak bu eğilim başka bir yazının konusu olsun.
Şenay AYDEMİR
Kaynak: https://medyaport.net/2021/10/24/sinema-salonlari-ne-kadar-dayanir-2/